Miyagi San'ı bilmeyenimiz var mı? Yok sanırım. Hani bizim oyuncularımız hep rolün üstlerine yapışıp kaldığından yana serzenişte bulunurlar ya, rahmetli Pat Morita ne yapsın? Adamın adını bile az önce IMDB'den öğrendim.
Karate Kid'de parlayan üstat, aynı zamanda bir komedi adamı olmasına karşın, hayatının geri kalanını, 2. sınıf sikko filmlerde birbirinin aynı sensei rolleri ile geçirdi. Hep mütevazi, esprili, bilge adamdı. Kah insan eğitti, kah köpek.
Hatta yine tesadüfen denk geldim; bizim Colgate Misvak reklamının orijinali bile onunmuş sdklfjsdk.
Ve düşününce, bütün bunların tek sebebi, ingilizce konuşabilen akça pakça bir çekik gözlü olmasıydı. Yine de bu onu şov dünyasında var eden tek şeydi. Sürekli tek renk şile bezine sarılı dolaşan özhakikijapon ninjaların amerikan ninjalarına yenildiği, kendine inanmaya başlayıp içindeki potansiyeli keşfeden ezik çocukların kahraman olduğu, testosteron seviyesinin bir çift kadın bacağı ve memesi ile perçinlenerek nefes alınamaz hale getirildiği, köpeklerin dedektif olduğu 2. sınıf filmlerin, IMDB'de bottom 100 listesinde olan filmlerin, user rating'i 2.7'yi geçmeyen filmlerin üstadıydı o. Gocundu mu? Hayır. Kendi habitatının kralıydı. İşte bu faktöre "Miyagi Etkisi" adını verdim.
Bizimkiler, kendi habitatlarını göremiyor maalesef. Hep sevilen bir rolün üstlerine yapışmasından, sürekli aynı tipte rollerin gelmesinden yakınıyorlar. Yahu bir sorsana kendine. Belki de giderin budur? Bunun için varsındır? Zaten daha fazlası elinden gelmeyecektir? Gelse de bir 3. dünya ülkesinde yaşıyorsundur? Öten berin bellidir. Şimdi bu gözle, tekrar bakın.
Not: Karate Kid'deki toy piçin, filmi çekerken 23 yaşında olduğunu biliyor muydunuz?